Çin’in kripto para birimleri üzerindeki baskısı, cuma günü kripto ile ilgili tüm faaliyetlerin artık yasa dışı olacağının duyurulmasıyla zirveye ulaştı. Çin’in giderek artan ciddi kripto yasaklarının nedenleri, kara para aklama ve kaçakçılık için bir araç olarak rolünden çevre kirliliğine ve Bitcoin (BTC) için madencilikte kullanılan yoğun elektriğe kadar uzanıyor.
Çin, yıllardır dünyadaki en büyük Bitcoin madencilerine kendi toprakları üzerinde ev sahipliği yapıyordu. Ağustos 2019 tarihinde Çin’deki Bitcoin madencileri, kripto madenciliği faaliyetinin bir ölçüsü olan küresel hash oranının dörtte üçünü oluşturuyordu.
Ülkenin madencilik verileri, Cambridge Üniversitesi’nin Bitcoin Elektrik Tüketim Endeksi’nde uygun olduğu son ay olan Mart 2021’e kadar devam ediyordu. Ancak ülkede kripto ile ilgili faaliyetler üzerindeki kısıtlamaları aniden değiştirdiği için Çin’in dünya genelimdeki madencilik payı yüzde 46’ya düştü.
Bu yaz başlarında oluşan madenciliğe karşı agresif Çin hükümeti yaptırımı, kripto para piyasasındaki değerlerin ve fiyatların düşmesine yol açmıştı. Bitcoin madencilerinin hızlıca tüm makinalarını sökmesine ve bu makinaları aceleyle nakliye konteynerlerine koyarak, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Kazakistan’a, İran’a ve Teksas gibi daha ucuz elektriğe ve daha hoş düzenleyici ortamlara sahip ülkelere kaçmasına neden olmuştu.
Bu durumda, Çin sınırlarını terk eden ve ülkenin en çok enerji harcayan kolu olan Bitcoin ve altcoin madenciliğindeki tüketim biranda geri kazanım olarak değerlendirildi. Finlandiya ülkesinin 1 yılda harcadığı toplam elektrik miktarına denk gelen madencilik faaliyeti son buldu.
Çin’in böylesine kritik, sorgulamaya açık ve saldırgan tutumunun altında elbette ülke menfaatleri bulunuyor. Madencilik ve Kripto Para faaliyetlerini ülkesinden göndererek kazanç ve iş kaybı yaşamasından daha çok kar elde edeceği bir yollarının olduğu aşikar.
